Yavaş moda: Hip+Happen
Her ne kadar yurtdışında sürdürülebilirlik bilinciyle hareket eden ve doğaya saygılı üretim yapan markaların sayısı bir hayli fazla olsa da, ülkemizde de bu tarz çalışmalara imza atanların sayısı giderek artıyor. Doğadan aldığını doğaya geri verme misyonuyla hareket eden Hip+Happen da bunlardan biri. Markanın kurucuları ve tasarımcıları olan Enfal Akbaş ve Esra Yazıcılar sürdülebilir ve geri dönüştürülmüş materyaller doğrultusunda etik üretim anlayışıyla gündüzden geceye kullanılabilecek parçalar ortaya koyuyor.
Etik ve sürdürülebilir bir moda markası yaratma fikri nasıl doğdu?
Kaynaklarımızın günden güne hızla azaldığı bir zamanda yaşıyoruz. Uzun yıllardır bu sektörün içindeyiz ve tekstil sektörünün çevremize verdiği zararın bilincindeyiz. Tekstil sektörü petrolden sonra dünyamızı kirleten ikinci sektör. Bununla ilgili ne yapabiliriz diye düşünürken, neden doğaya saygılı, kaynaklarımızı koruyan bir marka kurmuyoruz diye düşündük ve Hip+Happen yolculuğumuz böylece başlamış oldu. Hem Türkiye’de sektörümüzdeki üreticilere öncü olmak, hem de tüketicilerde sürdürülebilir ürün kullanımı bilincini arttırmak için bu markayı kurduk.
Markanızın isminin özel bir anlamı var mı?
Tüketim çılgınlığının olduğu bu dönemde, markamız dahilinde zamansız tasarımlar olması bizim için önemliydi. Ama aynı zamanda trendlerden ve günümüz modasından da çok uzaklaşmadan müşterilerimize tasarımlarımızı sunmak istedik. Bu yüzden ismimizi Hip+Happen olarak belirledik. İngilizce’de “hip” moda olan anlamına geliyor, “happen” ise şu an gerçekleşen, meydana gelen anlamlarına geliyor. “Hip” ile modayı takip ettiğimizi, “happen” ile de günümüzde gerçekleşen sürdürülebilir moda farkındalığına atıf yapmayı hedefledik. Günümüz modasıyla harmanladığımız, sürdürülebilir modaya uygun zamansız tasarımlarımızı çağrıştıran akılda kalıcı bir isim bulmuş olduk.
Hip+Happen'da ürün çeşitliliği nasıl?
Bir kadının günlük yaşantısında, her zaman rahatlıkla kullanabileceği ürünlere yer veriyoruz. Hem gündüz işe giderken veya bir arkadaşıyla kahve içmeye giderken kullanabileceği, hem de gece şık bir yemek veya davete katılırken giyebileceği ürünler koleksiyonumuzda mevcut.
Hangi materyallerin kullanımına ağırlık veriyorsunuz?
Bizim için kullandığımız materyallerin sürdürülebilir veya geri dönüşümlü olması önemli, bu durum kullandığımız kumaşlar ve onun haricindeki materyaller için de geçerli. Önemli olan bir ürün dikildiğinde iplikten kumaşa, kumaştan fermuara veya düğmelere kadar ayrıştırıldığında, doğaya zarar verecek bir materyal kullanılmaması. Biz de bunun için global sertifikalı, doğaya zarar vermeyen kumaşlar, dikiş iplikleri, düğmeler, etiketler ve gerekli diğer materyalleri kullanıyoruz. Aynı zamanda paketlemelerimizde de plastik kullanmıyoruz ve geri dönüştürülmüş veya geri dönüştürülebilir materyallere yer veriyoruz. Sertifikalı viskon kumaşlar, denizlerden ve atıklardan toplanan pet şişelerden geri dönüştürülerek oluşturulan polyester kumaşlar, vegan kumaş ve organik pamuklu kumaşlar kullandıklarımızdan bazıları.
Tasarım aşamasında sizlere neler ilham veriyor?
Doğamızda ilham kaynakları sınırsız denecek kadar fazla. Doğadan aldığını doğaya geri verme misyonuyla hareket eden bir marka olarak, hem materyal anlamında, hem de tasarım ve fikir anlamında ilham kaynağımız hep doğa olacak. Bu sebeple doğamızı korumak için, daha temiz okyanuslar, daha parlak bir gökyüzü için ve en önemlisi bu farkındalığı geniş kitlelere yaymak için elimizden gelen yatırımı yapacağız.
Üretim süreciniz nasıl ilerliyor?
Sürdürülebilirliğe dikkat çekerken önem verdiğimiz başka bir başlık da etik üretim. Günümüzde çok zor şartlar altında ve neredeyse asgari ücretin dörtte biri maaş ile çalıştırılan işçilerin olduğunu biliyoruz. Üretim sürecinde en çok dikkat ettiğimiz konu, işçilerimizin haklarının korunduğu, iyi koşullar altında çalıştıklarından emin olduğumuz firmalar ile çalışmak oldu. Global bir hareket olan ‘Who Made My Clothes’ hareketine destek veriyoruz. Bu konuyla ilgili de yakın zamanda gerçekleştireceğimiz bir projemiz mevcut. Tüketicilerimizde de bu farkındalığı yaratmak istiyoruz. Bir kıyafeti, uygun fiyatlı olduğu için alıyoruz ama onun nerede, nasıl ve kim tarafından, hangi koşullar altında üretildiğini biliyor muyuz? Bu da önem verilmesi ve dikkat çekilmesi gereken konulardan biri.
Zamansız tasarımlara yer vermek sürdürülebilir moda için ne derece önemli?
Sürekli değişen, yenilenen moda ve trendler bizleri yeni ürünler almaya yönlendiriyor. Moda olduğu için alınan ürünleri de bir sezon sonra kullanmıyoruz çünkü artık moda olmadığını görüyoruz veya ondan daha fazla trend olan bir ürün görüyoruz. Bu sefer o ürüne de sahip olmak istiyoruz. Süreç bu şekilde devam ederken, tüketim çılgınlığının doğamıza ne kadar çok zarar verdiğini farketmiyoruz bile. Bu sebeple yapılan gereksiz tekstil üretimi ve tüketimini önlemek için, zamansız parçalara yatırım yapılması çok önemli.
Fast fashion kavramıyla birlikte çevremize nasıl zararlar veriyoruz? Bu konuda bizleri bilgilendirebilir misiniz?
Sadece Türkiye’de yılda yaklaşık olarak 1.155.000 ton tekstil atığı ortaya çıkıyor. Bunu global ölçüde düşündüğümüzde, rakam Türkiye’de bile çok ciddiyken, dünyada korkutucu boyutlara ulaşıyor. Bunun sebebi günümüzdeki ‘fast fashion’ anlayışı. Üretim aşamasındaki en büyük problemler; bilinçsiz su tüketimi, kullanılan zararlı kimyasallar ve sürdürülebilir veya geri dönüşümlü olmayan hammadde kullanımı. Tekstil üretimi sırasında doğaya tahmin edilemeyecek derecede büyük zararlar verilebiliyor. O yüzden, üreticilerin bilinçlenmeleri ve tüketicilerin de bu farkındalıkta olmaları gerekli.
Hip+Happen bünyesinde yer alan parçalarla birlikte doğa ve çevreye nasıl bir katkı sağlamış oluyoruz?
Hip+Happen olarak, ipliğin oluşumundan nihai ürün tüketiciye ulaşana kadar tüm sürecin takipçisiyiz. Öncelikle kullandığımız doğal elyaflardan oluşan kumaşların sertifikalı olmasına önem veriyoruz. Sadece bu kullanımın amacına hizmet etmesi için, Avusturya’da oluşturulan ormanlardaki ağaçlardan elde edilen, elyaflardan üretilmiş viskon kumaşları kullanıyoruz. Sentetik kumaş olarak kullandığımız polyesterlerimizin hepsi geri dönüşümlü polyesterler. Desenli kumaşlarımızda dijital baskı yöntemi kullanan firmalarla çalışarak harcanan su miktarını ciddi oranda azaltmış oluyoruz. Aynı zamanda baskı aşamasında zararlı kimyasalların kullanılmamasına dikkat ediyoruz. Kullandığımız dikiş ipliklerimiz, düğmelerimiz hepsi geri dönüşümlü materyallerden oluşuyor. Böylece üretimimizi doğal kaynaklarımıza verilen zararı en aza indirgeyerek yapmış oluyoruz.
İnsanlar sürdürülebilir moda konusunda daha çok nasıl bilinçlendirilebilir sizce?
Bu konuda sosyal medyanın gücü yadsınamaz. Bu bilincin kazanılmasıyla ilgili paylaşımlar yapılabilir. Seminerler düzenlenerek bu farkındalık arttırılabilir. Ve tabii ki basının gücü kullanılmalı. Özellikle sizlerin de desteğiyle, yazılı, online ve görsel basında bu konuya sıkça değinilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Moda dünyasında sürdürülebilirliğe yeteri kadar önem verildiğini düşünüyor musunuz?
Dünyada bu konuda çok ciddi çalışmalar yapılıyor ve bu konuyla ilgili farkındalık gitgide artıyor. Globaldeki büyük firmalar artık kürk ve deri kullanmayacağını, ilerleyen dönemlerde tamamen sürdürülebilir ve geri dönüşümlü kumaşlardan üretim yapacaklarını açıklamaya başladı. Ülkemizde de yavaş yavaş bu bilinç artıyor ve ilerleyen zamanlarda daha çok üstünde durulan ve dikkat çekilen bir konu olacağına inancımız tam.
Standart bir üretim süreci belirleyen markalardan daha fazla zorlandığınız durumlar olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet, kesinlikle zorlandığımız zamanlar oldu. Üretim aşamasında materyallerin bulunması bizi en çok zorlayan süreç oldu. Maalesef ülkemizde bu konudaki farkındalık yeni yeni oluştuğu için sürdürülebilir ve geri dönüşümlü materyal bulmak biraz güç oluyor. Ama bu farkındalık arttıkça daha kolay ve daha fazla ürün çeşitliliğine ulaşabileceğimize inanıyoruz.
Sürdürülebilir moda söz konusu olduğunda dünya çapında ilham aldığınız markalar hangileri?
Tasarımcı olarak Stella McCartney ilham aldığımız tasarımcılardan biri. Markasını çıkardığı günden beri doğaya ve hayvanlara saygılı üretim yapan bir tasarımcı. Aynı zamanda Reformation markasından da ilham aldığımızı söyleyebilirim. Hem etik üretim hem de sürdürülebilir ürün konusunda başarılı ve bilinçlendirici bir marka olduğunu düşünüyoruz.
Hip+Happen ürünlerine sadece internet satışı üzerinden mi ulaşılabiliyor? Yakın zamanda bir mağaza açmayı düşünüyor musunuz?
Şu an sadece kendi internet sitemiz olan hipandhappen.com’da satışımız mevcut. Artık internet ve sosyal medya çağında yaşıyoruz o yüzden kendi mağazamızı açma gibi bir düşüncemiz aslında hiç olmadı diyebiliriz. Yurtdışında ve ülkemizde de mevcut olan farklı tasarımcıların yer aldığı mağazalarda pop-up store açma gibi düşüncelerimiz var. Yakın zamanda bunları hayata geçirmeyi düşünüyoruz.