Yavaş moda: Reformation

Sürdürülebilirlik kavramı artık gardırobumuzda. Giydiklerimizin çevreye duyarlı olması, alışveriş yaparken öncelik verdiğimiz özelliklerden biri. Kullanılan kumaşların geri dönüştürülmüş materyallerden üretilmesi, üretim sürecinde karbon emisyonu değerleri markalar için büyük bir önem teşkil ediyor. Lüks markaların aksine hızlı moda markalarının üretim süreci daha fazla çevreye zarar verdiği için markalar aldıkları kararlarla sürdürülebilirliğe destek vermeye başladı. Fakat bir marka var ki kuruluş amacı var olan hızlı modanın yarattığı olumsuzlukları olumluya çevirerek temiz bir moda yaratmak. Reformation yaklaşık 10 senedir yarattığı hızlı ve temiz modayla sürdürülebilirlikte öncü bir duruş sergiliyor.

2009 yılında Yael Aflalo, Reformation’ı Los Angeles’da ikinci el pazarlardan aldığı elbiseleri kimi zaman o haliyle kimi zamanda el işçiliği ekleyerek yenilik katarak satışa çıkardığı bir marka olarak kurdu. Var olan elbiseleri geri dönüştürerek çevreye zarar vermeyen Reformation, başarılı bir iş profili oluşturdu. Bu başarıyla önce Urban Outfitters’la bir işbirliği gerçekleştirdi sonra 2012 yılında e-ticaret sitesini tanıttı. Bir fabrika, ikisi New York biri Los Angeles’ta olmak üzere üç mağaza açtı. “We make killer clothes that don’t kill the environment”(Çevreyi katletmeyen öldürücü kıyafetler yapıyoruz) sloganıyla çevreye duyarlılıklarını belirten Reformation, ürünlerini stoğu bitmiş kumaştan veya yurtdışında üretilen sürdürülebilir kaynaklı malzemeler kullanıyor. Online sitelerinde her ürünün üretilirken harcanan karbon ve su ayakizi belirtiliyor ve her sipariş müşterilerine ulaştığında yanında “RefRecycling” etiketiyle ürünleri nasıl yeniden işleyerek geri dönüştürebilecekleri yazıyor.