- Merhabalar, Bodrum’a hoş geldiniz. Sizin gibi gastronomi alanında dünyanın sayılı isimleri arasında yer alan bir ismi ülkemizde ağırlamaktan dolayı çok mutluyuz. Biraz kendinizden ve mutfağa olan ilginizi nasıl keşfettiğinizden bahseder misiniz?
1973 yılında Rimini'de doğdum ve mesleğime Gino Angelini ve Vincenzo Cammerucci'nin mutfaklarında başladım. 1992'de Luigi Sartini ile San Marino'daki Taverna Righi'de, 1996'da Alois Vanlangenaeker ve S. Agata sui Due Golfi'deki Don Alfonso'da çalıştım. Takip eden dönemde ise Paris'teki Armani Cafè ve sonrasında Gianfranco Vissani ve Riccione'deki Diana Restoranı gibi birçok mekan ile hayata geçirilen iş birlikleriyle tecrübe kazandım. 2004 itibariyle Carducci 76, Vicolo Santa Lucia'da yönetici şef olarak görev yaptım. 2009'da ünlü İtalyan yemek eleştirmeni Luigi Cremona tarafından düzenlenen Emerge etkinliğinde "Kuzey İtalya'nın En İyi Yükselen Şefi" ödülünü aldım. 2010'da bir Michelin yıldızı kazandım. 2015 yılına geldiğimizde ise kendi restoranımı açmaya karar vererek, Pesaro sahilinde, Arnaldo Pomodoro'nun "Sfera Grande" başyapıtının yanında Nostrano di Stefano Ciotti adlı restoranım ilk konuklarını ağırlamaya başladı. 2017'de restoranım Michelin yıldızı aldı. 2020'de de Le Soste ağına katıldım. Ayrıca ünlü Euro-Toques Italia ve Chef to Chef'in üyesi ve ortağıyım. Kişisel yemek ilhamım aile köklerimden ve denizle kara geleneklerinin sürekli karışımından beslenen bölgemin kökeninden geliyor.
Deniz benim ana ilham kaynağım: çünkü deniz kenarında: "Mutluluk, basit bir kavramdır", bu BRAVA'nın misafirperverliği ve lezzetinin özü ve inancıdır: Misafirlerin çocukluklarına geri dönmelerini sağlayarak denizle ilk karşılaştıklarında yaşadıkları coşkuyu ve sevinci hatırlatmayı amaçlıyorum. Hepimizin çocukluğumuza ve denize bağlı gizli bir "masalı" vardır ve büyüdükçe bu masalı hatırlayamaz hale geliriz. Birinin, gözlerindeki hayranlık ve coşkuyu görerek bu masalı tekrar hatırlamamıza yardımcı olmasına ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Yemeklerimdeki malzemelerden beklediğim de; birbirine karışmış tatların çocukluk anılarımızın ve duygularımızın daha renkli ve canlı bir şekilde vücut bularak bize mutluluk getirmesini sağlayabilmek.
- Tutkunu olduğunuz meslekteki başarının alandaki en önemli otoriteler tarafından taçlandırılması nasıl bir his? Michelin Yıldızı gastronomi alanına olan bakış açınızı ve tutkunuzu nasıl etkiledi?
Michelin Yıldızı kazanmak, bir şefin bağlılığının, yaratıcılığının ve mutfak sanatlarındaki ustalığının olağanüstü bir göstergesi. Bu dönüm noktasını şöyle özetleyebilirim: Michelin Yıldızı almak tarif edilemez bir onur ve her şef için bir hayalin gerçekleşmesi. Bu, aynı zamanda yıllar süren sıkı çalışmanın, yaratıcılığın ve mutfak alanında mükemmelliğe olan sarsılmaz bağlılığın derin bir teyidi.
Michelin Yıldızı hem olağanüstü bir başarı hem de bir şefin özverisinin, yaratıcılığının ve mutfak sanatlarındaki ustalığının bir kanıtı. Ayrıca yıllarca süren sıkı çalışmanın ve mükemmelliğe duyulan sarsılmaz bağlılığın da tescili.
Diğer bir deyişle; Michelin Yıldızı almak bir şef için tarif edilemez bir onur ve aynı zamanda bir hayalin gerçekleşmesi elbette.
Hiç şüphesiz tutkumun böylesine prestijli bir otorite tarafından tanınması inanılmaz derecede ödüllendirici ve tatmin edici. Bugün bulunduğum noktadan geçmişe baktığımda görüyorum ki serüvenim sayısız saatler süren deneylerle, öğrenmeyle ve becerilerimi geliştirme ile dolu geçmiş. Bu ödül, yalnızca kişisel çabalarımı değil, aynı zamanda tüm ekibimin inanılmaz takım çalışmasını ve bağlılığını da vurguluyor. Bu kolektif bir zafer ve hepimiz için büyük bir değer taşıyor. Michelin Yıldızı kazanmak, gastronomi konusundaki perspektifimi ve tutkumu derinden etkiledi. Yarattığım her yemekte yenilik ve mükemmellik arayışının önemine olan inancımı daha da pekiştirdi. Bu ödül tutkumu yeniden canlandırarak beni yeni mutfak ufuklarını keşfetmeye ve sunumlarımı sürekli olarak yükseltmeye teşvik etti. Ayrıca, bir Michelin yıldızı sahibi olmak insana daha yüksek bir sorumluluk duygusu getiriyor. Yüksek standartları koruma ve her misafire istisnai bir yemek deneyimi sunma motivasyonunu sağlıyor. Bu yıldız size mutfak yolculuğunun sürekli olduğunu ve her zaman büyüme ve gelişim için gidecek yer olduğunu hatırlatıyor. Özetle, Michelin Yıldızı almak hem bir dönüm noktası hem de daha fazla ilham kaynağı. Geçmiş başarıların bir kutlaması ve gelecekteki mutfak mükemmelliği için itici bir güç.
- Michelin Yıldızlı bir şef olarak mutfakta en çok önem verdiğiniz prensipler nelerdir? Mutfakta çalışırken karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir ve bu zorlukların üstesinden nasıl geliyorsunuz?
Michelin yıldızlı bir şef olarak, mutfakta en çok öncelik verdiğim ilkeler kalite, yaratıcılık, tutarlılık ve takım çalışmasıdır. Bu ilkelerin ve mutfakta karşılaşılan zorlukların detayına inmek ve bu zorlukların nasıl aşıldığını anlatmak isterim:
Mutfakta Öncelik Verdiğim İlkeler:
Kalite: En taze ve en kaliteli malzemeleri temin etmek çok önemli. Harika bir yemeğin temeli, içine konulan malzemelerle başlar. Güvendiğim tedarikçilerle yakın çalışırım ve genellikle en iyi lezzetleri ve dokuları sağlamak için yerel ve sürdürülebilir kaynakları tercih ederim.
Yaratıcılık ve Yenilik: Geleneksel mutfağın sınırlarını sürekli zorlamak ve yeni teknikler ile farklı lezzet kombinasyonlarını sürece dahil etmek esastır. Bu, menüyü heyecan verici ve dinamik tutar, klasik yöntemlerle modern dokunuşları harmanlar.
Tutarlılık: Her misafire aynı mükemmel deneyimi sunmak çok önemli. Pişirme hassasiyetinden sunuma kadar, tutarlılık Michelin yıldızlı bir restorandan beklenen yüksek standartları karşılamak için gereklidir.
Takım Çalışması ve İletişim: Uyumlu bir mutfak ortamı hayati önem taşır. Ekip üyeleri arasında açık iletişim ve karşılıklı saygı, sorunsuz bir operasyonun sürdürülmesine yardımcı olur. Her üyenin katkısı değerlidir ve güçlü bir takım ruhu teşvik edilir.
Detaylara Önem: Küçük ayrıntılar büyük bir fark yaratabilir. Bu ister bir yemeğin sunumu, ister restoranın ambiyansı olsun, detaylara titizlikle önem verilmesi kusursuz bir yemek deneyimi sağlar.
Müşteri Beklentileri: Misafirlerin yüksek beklentilerini karşılamak ve hatta aşmak zorlu olabilir. Kendi mutfak vizyonuma sadık kalarak misafir geri dönüşlerini dikkate alırım ve yemek deneyimini geliştirmek için de her bir misafirin katkısı benim için değerlidir.
Özetle, mutfakta benimsediğim ilkeler ve karşılaştığım zorluklar iç içe geçmiş durumda, her biri diğerini etkiliyor. Kalite, yaratıcılık, tutarlılık, takım çalışması ve detaylara önem gibi temel değerlere bağlı kalarak ve zorlukları etkili bir şekilde yönetme stratejileri uygulayarak, Michelin yıldızlı bir restoranda beklenen mükemmelliği sürdürmeye çalışıyorum.
- The Bodrum EDITION ile yollarınız nasıl kesişti? Daha önce Bodrum’a gelmiş miydiniz?
Daha önce sadece İstanbul'u ziyaret etmiştim ama şimdi Bodrum'u tanıdım ve sahilin bu kısmına gerçekten âşık oldum.
- BRAVA By Stefano Ciotti'nin menüsünü oluştururken nelerden ilham aldınız? Bodrum’un en popüler lokasyonu The Bodrum EDITION'da çalışmanın yaratıcı süreçlerinize ve yemeklerinizin gelişimine nasıl katkıları oldu? Bu sezon menüde konuklarınızı hangi özel lezzetler bekliyor?
BRAVA adının ilhamı, birinin bir şeyi mükemmel bir şekilde yaptığında herkesin beğenisini kazanan bir İtalyan ifadesinden geliyor. Yani BRAVA bir teşvik ifadesi, yaptığınız şeyi iyi yaptığınızı belirtiyor! Bu terim aynı zamanda bir yemeği pişiren ve hazırlayan kişi ile onu yiyen kişi, yani kendini tatmin olmuş ve duygusal olarak mutlu hisseden misafir arasındaki etkileşimi de anlatıyor. Bodrum'da geleneksel İtalyan mutfağı sunuyorum, çağdaş bir gözle bakıyor ve deneyimlerimle zenginleştiriyorum. Çocukluk anılarına bağlı yemekleri yeniden işleyerek, modern teknikler kullanarak güncel hale getirdim. Özellikle Güney İtalya mutfaklarında keşfettiklerime odaklanan Akdeniz dokunuşlu bir menü sunuyorum. Menümdeki her yemek, malzemeler arasındaki ilişki ve araştırmanın birer sonucu. Ev yapımı işlemler, kişisel hassasiyetlerim ve araştırmalarım sonucu ortaya çıkan modern teknikler. Ana malzeme ve onun beslenmesi, kökenleri, doğal habitatı, üretim yöntemleri, hafızayla ve İtalyan kültürünün temel tarifleri arasında derinlemesine bir analiz içeriyor.
- BRAVA By Stefano Ciotti'de sunduğunuz en ikonik yemek hangisidir ve bu yemeğin hikayesi nedir? The Bodrum EDITION ve Bodrum’un eşsiz havası sizce bu yemeğe neler katıyor?
İmza yemeklerim: Peynir ve biber dolgulu Fagogelli mantısı, limon ve ardıç ile deniz tarağı ve kabak çorbası. Bu, İtalya'dan yanımda getirdiğim ve her zaman yanımda olan bir yemek: ailemin kadınlarını yürekten anlatan bir yemek, başka bir deyişle annemi ve büyükannemi ve onların öğretilerini. Bu tarifin malzemelerinde deniz sevgisi de var; sadece ilk restoranımı açtığım İtalya'nın Pesaro şehrinin denizi değil, aynı zamanda çalıştığım ve ziyafetler ve iyi yemek sanatıyla ilgili büyük bir enerji aldığım Güney İtalya'nın da denizi. Bu yemekle bu duyguları, benim için gerçekten ilham verici olan Bodrum'a getirmek istedim. Çünkü BRAVA by Stefano Ciotti güzel bir denizin karşısında yer alıyor.
- BRAVA By Stefano Ciotti'nin bu sezon yenilenen atmosferi ve dekorasyonu, konuklarına kendilerini Amalfi Kıyıları'nda hissettirerek eşsiz bir deneyim sunacak. Sizce bir restoranın atmosferi yemek deneyimini nasıl etkiliyor?
Restoranın Amalfi sahili atmosferi, yemek deneyimini artırmada misafirlerin ruh halini, konforunu ve genel yemeği algılamalarını etkileyerek önemli bir rol oynuyor. Bodrum'da atmosferin daha iyi bir yemek deneyimine katkıda bulunduğu birkaç yol var: Eşsiz Atmosfer: Benim Brava’mda “eşsizlik” hissine dokunabilirsiniz.
Eşsiz bir atmosfer, bir restoranın öne çıkmasını ve konuklar için kalıcı anılar yaratmasını sağlar, sonraki ziyaretlerini ve olumlu ağızdan ağıza tavsiyeleri teşvik eder. Güney İtalya'dan ilham alan bir atmosfer, duygusal etki yaratır: Üzerine çok düşünülmüş bir atmosfer duyguları uyandırabilir, ister retro bir lokantanın nostaljisi olsun, yemek deneyimine ekstra bir keyif katabilir. Sonuç olarak, BRAVA'nın atmosferi, yemek deneyiminin ayrılmaz bir bileşeni, konukların nasıl hissettiğini ve yemek ve hizmeti nasıl algıladığını etkiler. İyi hazırlanmış bir atmosfer, basit bir öğünü unutulmaz bir olaya dönüştürebilir, müşterilerin memnun ve tekrar gelmek isteyecek şekilde ayrılmasını sağlar, işte bizim de hedefimiz bu.
- İtalyan ve Ege Mutfağının lezzetleri sizce birbirine yakın mı? Türk mutfağı hakkında düşüncelerinizi de merak ediyoruz. Türk mutfağından favori bir yemeğiniz var mıdır?
İtalyan ve Türk mutfakları, ikisi de ünlü ve lezzetli olsalar da benzersiz tarihler, coğrafyalar ve kültürel bağlamlardan etkilenerek farklılık gösteriyorlar. Ancak, Akdeniz etkilerinden dolayı bazı benzerlikleri var elbette. Kişisel bakış açıma göre benzerlikler şunlardır: Akdeniz Etkisi: Her iki mutfak da taze sebzeler, zeytinyağı, otlar ve baharatlar gibi Akdeniz mutfağına özgü malzemeleri bolca kullanıyor.
Ekmek ve Hamur Tabanlı Yemekler: Her ikisi de çeşitli ekmek ve hamur tabanlı yemeklere sahip. Örneğin, İtalya'da pizza ve focaccia varken, Türkiye'de pide ve simit var. Peynirler ve Yoğurtlar: Her iki mutfakta da peynir önemli bir yer tutar; İtalya parmesan, mozzarella ve ricotta ile tanınırken, Türkiye beyaz peynir ve kaşar ile tanınıyor. Yoğurt da Türk mutfağında, genellikle tuzlu yemeklerde yaygın olarak kullanılır. Farklılıklar: Baharatlar ve Otlar: Türk mutfağı genellikle daha geniş bir baharat ve ot yelpazesi kullanır, bu da yemeklerine, İtalyan mutfağının daha ot odaklı (fesleğen, kekik, biberiye) lezzet profilinden farklı bir tat profili verir. Etler: Türk mutfağı, genellikle kebap veya güveç şeklinde pişirilen kuzu ve dana eti ağırlıklı, oysa İtalyan mutfağı daha çok domuz eti kullanır ve prosciutto ve salam gibi şarküteri etlerini içerir. Soslar: İtalyan mutfağı domates bazlı sosları ve pesto ile ünlü. Buna karşılık, Türk mutfağı yoğurt bazlı soslar ve çeşitli zengin, baharatlı soslar kullanır.
Türk mutfağı, tarihsel ve kültürel mirasını yansıtan çeşitli ve zengin bir mutfak. Taze, yüksek kaliteli malzemeler kullanımı, karmaşık hazırlıkları ve lezzetlerin dengesi ile bilinir. Mutfak, farklı bölgeler arasında önemli ölçüde değişir; güneydoğunun baharatlı yemeklerinden sahil bölgelerinin deniz mahsulü özel yemeklerine kadar. Türk mutfağını gerçekten çok seviyorum. En sevdiğim yemek "Lahmacun". Ayakta yerken bile kolayca yenilebilen lezzetli bir atıştırmalık olduğu için çok seviyorum ve tesadüf değil ki sokak yemeği olarak çok yaygın. Genellikle normal veya baharatlı versiyonda bulunur ve ben her iki halini de seviyorum.
- Günümüzde trendler çok hızlı değişiyor. Gastronomi dünyasında da trendlerin hızlı değiştiğini biliyoruz. Sizin bu değişen trendlere bakış açınız nasıl oluyor? Kendinizce nasıl yorumluyorsunuz?
Kişisel bakış açıma göre: gastronomi trendlerindeki değişimler, sağlık, çevre, teknoloji ve kültürel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi tarafından yönlendiriliyor. Bu trendler, sadece tabakta ne olduğu değil, arkasındaki hikâye, etkisi ve deneyimi önemseyen bir toplumu yansıtır. Gastronomi dünyası gerçekten dinamik, kültürel değişimler, teknolojik ilerlemeler ve küresel bağlantılılık sebebiyle trendler hızla evriliyor. İşte bu değişen trendler ve bunların etkileri üzerine birkaç önemli perspektif. Değişen Gastronomi Trendleri Üzerine Ana Perspektiflerim; Sağlık ve zindelik konusuna artan bir odaklanma var, bitki bazlı diyetler, organik yiyecekler ve fonksiyonel yiyecekler (ek sağlık yararları olan yiyecekler) gibi trendler ön plana çıkıyor. Sürdürülebilirlik ve etik Beslenme de önemli bir odak haline geldi, çiftlikten sofraya, sıfır atık pişirme ve gıda millerinin azaltılması gibi trendler popülerleşti. Teknolojik Entegrasyon; teknoloji, menü planlamasında yapay zekâ kullanımı, hayalet mutfakların ve teslimat uygulamalarının yükselişi gibi alanlarda giderek daha belirgin bir rol oynuyor. Küresel Füzyon ve Özgünlük, hem otantik bölgesel mutfaklara hem de farklı mutfak geleneklerini harmanlayan yenilikçi füzyon yemeklerine artan bir ilgi var. Deneyim odaklı yemek yeme, giderek daha fazla bir deneyim olarak görülüyor, immersif yemek deneyimleri, temalı restoranlar ve pop-up etkinlikler gibi trendler popülerlik kazanıyor.
- Mutfakta sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalar konusuna yaklaşımınız nasıldır? Bu konuda hangi uygulamaları hayata geçiriyorsunuz?
Mutfakta sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalara yaklaşımım, atıkları en aza indirmek, kaynakları korumak ve malzemeler ve enerji kullanımı konusunda düşünceli seçimler yapmak üzerine odaklanmış durumda. Bu hedefleri desteklemek için uyguladığım bazı uygulamalar; atık azaltma, yemek planlaması ve porsiyon kontrolü; yemekleri önceden planlamak, gıda israfını azaltmaya yardımcı oluyor. Tam olarak neye ihtiyacım olduğunu bilerek, gereğinden fazla satın almaktan kaçınır ve malzemelerin bozulmadan önce kullanılmasını sağlarım. Ayrıca porsiyon boyutlarına dikkat ederek yenmemiş artıkları en aza indiririm. Doğru depolama; yiyecekleri doğru şekilde saklamak, raf ömrünü uzatır. Bu, kuru gıdalar için hava geçirmez kaplar kullanmayı, meyve ve sebzeleri uygun sebzelik çekmecelerinde saklamayı ve hemen kullanılmayacak öğeleri dondurmayı içerir. Kompostlama, sebze kabukları, kahve telvesi ve yumurta kabukları gibi mutfak artıklarını kompost yaparım. Bu hem çöplüklere giden atık miktarını azaltır hem de bahçecilik için besin açısından zengin malzeme sağlıyor. Bütün malzemeyi kullanma, bir malzemenin her kısmını kullanmaya çalışırım. Örneğin, sebze artıklarından ve kemiklerden et suyu yaparım, narenciye kabuklarını kabuğu veya temizlik için kullanırım ve otların saplarını ve yapraklarını yemeklere dahil ederim. Mevsimsel ve yerel ürün kullanımı, mevsimsel ve yerel kaynaklı ürünler satın almayı önceliklendiririm. Bu, ulaşım ile ilgili karbon ayak izini azaltır ve yerel çiftçileri de destekler.
- Genç ve hevesli şeflere, Michelin Yıldızı kazanma yolunda ne gibi tavsiyeler verirsiniz? Sizce iyi bir şefin sahip olması gereken en önemli özellikler nelerdir?
Yükselen şefler dinamik ve rekabetçi bir mutfak ortamıyla karşı karşıya. İşte başarılı olmalarına yardımcı olacak bazı kapsamlı tavsiyeler:
İyi Bir Şefin Temel Nitelikleri:
Tutku: Yemek pişirme ve mutfak sanatlarına karşı gerçek sevgi.
Yaratıcılık: Yenilik yapma ve benzersiz yemekler yaratma yeteneği.
Liderlik: Bir mutfak ekibini yönetme ve ilham verme konusunda güçlü liderlik becerileri.
Detaylara Önem: Pişirme tekniklerinde ve sunumda hassasiyet.
Dayanıklılık: Stresi yönetme ve başarısızlıklardan hemen ayağa kalkma yeteneği.
Uyumluluk: Yeni trendleri ve zorlukları kucaklama esnekliği.
Çalışma Ahlakı: Sıkı çalışmaya ve sürekli gelişmeye güçlü bir bağlılık.
Müşteri Odaklılık: Müşteri tercihlerinin anlaşılması ve mükemmel hizmet sunmaya adanmışlık.
Bu nitelikleri geliştirerek ve bu tavsiyelere uyarak, genç ve yükselen şefler başarılı ve tatmin edici bir mutfak kariyerine sahip olacaklardır diye düşünüyorum.
- Son olarak, BRAVA by Stefana Ciotti’ye gelen misafirlerinize bu yaz için vermek istediğiniz özel bir mesaj var mı?
"Denize nazır harika menümüzle, mutluluk basit bir kavram: Deneyimin tadını çıkarın!"
- Bu sene The Bodrum EDITION'ın 7. sezonu. Otel ilk yılından beri yalnızca Bodrum’daki iddiasını korumakla kalmıyor aynı zamanda hayata geçirdiği yenilikçi iş birlikleriyle de beklentilerin üzerine çıkıyor. Siz de BRAVA By Stefano Ciotti ile The Bodrum EDITION’ın çatısı altına girdiniz. The Bodrum EDITION'da yer alan bir restoranın şefi olmak size neler hissettiriyor?
Öncelikle The Bodrum Edition'da şef olmak çok heyecan verici. Muhteşem plajları, canlı gece hayatı ve tarihi mekanlarıyla ünlü olan Bodrum gibi bir yerde çalışmak ödüllendirici bir deneyim. Bodrum'un doğal güzelliği, kristal berraklığındaki suları ve muhteşem manzaraları, yaşamak ve çalışmak için harika bir ortam sağlıyor. Bu ortam, bir şef için ilham verici olduğu kadar mutfak yaratımlarındaki yaratıcılığı da olumlu etkiliyor şüphesiz.
Lüks otellerin genellikle seçkin konukların ilgisini çekmesi şeflerin, yüksek kaliteli, yenilikçi ve mutfağı takdir eden sofistike bir izleyici kitlesine becerilerini sergilemeleri için fırsat tanır. Kıyı bölgesinde olmak ise bol miktarda taze malzemeye ve yerel kaynaklı ürünlere erişebilmek adına çok büyük bir avantaj. Çünkü bu, hazırladığınız yemeklerin kalitesini ve lezzetini de önemli ölçüde artırır. Bodrum'da ve The Bodrum EDITION'da olmak da beni ve ekibimi yenilik yapmaya ve benzersiz yemek deneyimleri yaratmaya teşvik ediyor.
The Bodrum EDITION’da şef olmanın bendeki ilk hissiyatı ise yaratıcılık ve dinamizm oldu. Bu yaratıcı özgürlük, zanaatına tutkuyla bağlı bir şef için oldukça heyecan verici. Güzel bir yerde çalışma, yüksek kaliteli yemekler yaratma ve seçkin bir müşteriye hizmet etme fırsatı inanılmaz derecede tatmin edici. Buradaki harika yetenekli ekiple birlikte mutfaktaki mükemmeliyete olan tutkumuz eminim ki bize başarı getirecektir.
- BRAVA By Stefano Ciotti, geçtiğimiz hafta muhteşem bir davetle kapılarını ilk konuklarına açtı. Uzun süren hazırlık aşamasını ve The Bodrum EDITION ekibiyle yaşadığınız uyum ve sinerjiyi bir de sizden dinlemek isteriz...
Kesinlikle! Yüksek standartları ve olağanüstü hizmetiyle tanınan lüks bir otel olan The Bodrum EDITION'da şef olarak çalışmak, kapsamlı bir hazırlık sürecini ve ekip içinde güçlü bir uyum ve sinerji duygusunu gerektiriyor. Ekip içindeki uyum ve sinerji, açık iletişim ve ortak hedefleri destekleyici bir ortam temeline dayanıyor. Biz The Bodrum EDITION’da güzel bir iletişim tonu yakaladık. Bence bu da konuklarımıza hemen yansımıştır. Hep birlikte ortaya güzel işler çıkarıyoruz. İş birlikçi kültür, yalnızca çalışma deneyimini geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda konuklarımıza da unutulmaz bir yemek deneyimi yaşatmamıza önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Yeni ekip arkadaşlarıma da sizin huzurunuzda teşekkür etmek isterim.